Sınav Kaygısının Performansa Etkisi

Doctor ve Altman (1969) yaptıkları çalışmalarda kuruntu ile performans ve performans beklentileri arasında olumsuz bir ilişki bulmuşlardır. Bu araştırmacılara göre, performansla ilgili kuruntular, sınav anında zihni sürekli meşgul etmekte, o an gerekli olan hatırlama, bilgiyi organize etme gibi bilişsel işlemlere karıştırmakta ve performansın engellenmesine neden olmaktadır. Diğer taraftan duyuşsallık tepkilerinin seviyesi yüksek olduğunda, belki bu durum sinir bozucu olabilmekte, bunun dışında bilişsel işlemlere anlamlı bir etki olmamaktadır. Araştırma bulgularına göre, kuruntu ve duyuşsallık puanları yüksek öğrencilerin, kuruntu ve duyuşsallık puanları düşük olanlara göre, performansları daha düşük olmaktadır. Kuruntu puanları yüksek, duyuşsallık puanları düşük olanların performansı, kuruntu puanı düşük, duyuşsallık puanı yüksek olanların performansından daha düşüktür. Bu her iki grubun performansı, kuruntu ve duyuşsallık puanları düşük olan öğrencilerin performanslarından da düşüktür.
Deffenbacher' in (1977), bulguları da Doctor ve Altman' ın bulgularını destekler niteliktedir. Kuruntu, performans ve performans beklentileri ile ters ilişkilidir; duyuşsallık, performans ve performans beklentileri ile ilişkili değildir. Duyuşsallık, ancak kuruntu ve duyuşsallık puanlarının yüksek olduğu durumlarda performans ile çoğunlukla ters orantılıdır.

Wine (1971), yüksek sınav kaygılı kişilerin değerlendirme ortamlarında, düşük sınav kaygılı öğrencilere göre daha başarısız olduklarını ve bu performans farklılığını da açıklamak için "Dikkat Hipotezini" önermiştir. Bu hipotezde, yüksek sınav kaygılı bireylerin, işle (sınavla) ilintisiz bilişsel yaşantılara girdiklerini; otonomik tepkilere odaklaştığını ve bunu da dikkatlerini dağıtarak, başarılarının azalmasına yol açtığını savunmuştur.
Araştırmalar aşağıda sıralanan nedenlerin, sınav kaygısını arttıran başlıca nedenler olduğunu gösteriyor

1.Çevrenin,Öğrenci Hakkındaki Görüşleri ile İlgili Endişeleri

  1. "Kazanmazsam akılsız olduğumu düşünecekler."
  2. "Kazanmazsam beni filanca kişiyle kıyaslayacaklar, küçük düşeceğim."
  3. "Benim kazanmama kesin gözü ile bakıyorlar, ya bu beklentiye cevap veremezsem."
  4. "Ailem benim için fedakarlık yapıyor. Kazanamazsan karşılığını verememiş olacağım."
  5. "Filanca arkadaşımı mutlaka geçmeliyim. Ondan daha başarılı olmazsam değerim düşer."

Bunlar ve benzeri duygu ve düşünceler sınav kaygısını önemli ölçüde arttıran nedenler arasında ön sırada yer alıyor.

2.Öğrencinin, Kendisi İle İlgili Endişeleri

Öğrencinin kendi kişiliğine verdiği değeri sınav başarısı ile ölçmesi, sınavı kazanamadığında kendine saygısını yitirme duygusu; kısaca, sınavı bilgiyi ölçen değil, kendi değerini ölçen bir araç olarak görmesi kaygıyı arttıran bir başka neden.

3.Üniversiteyi Gelecekteki Başarı Ve Mutluluğu İçin Tek Yol Olarak Görmesi

  1. "Hayatta başarılı ve mutlu biri olmak üniversiteyi kazanmama bağlı."
  2. "Üniversiteyi kazamazsam, yapabileceğim başka bir şey yok." Şeklindeki düşünceler, önemli nedenlerden biri.

4.Kendini Sınava Yeterince Hazır Hissetmeme

Aşırı gerginlik nedeniyle sınava yeterince hazırlanamamak,"hiçbir şey bilmiyorum, başaramayacağım."duygusu, sınavda eli kolu bağlayan başka bir neden.

5.Olumsuz Tutumlar

  1. "Ya hep,ya hiç" Türlü Düşünme:Bu şekilde düşünenler dünyayı siyah ya da beyaz olarak algılar, onlar için gri yoktur. Yaptıkları iş, gösterdikleri performans kendilerini tam anlamıyla tatmin etmiyorsa mutsuz olurlar ve kendilerini başarısız olarak değerlendirirler.
    ÖR: "Önümüzdeki hafta yapılacak ÖSS denemesinde ya 180 puan alırım ya da dershaneyi bırakırım."
  2. Aşırı Genelleme: Tek bir olumsuz olaydan yola çıkarak, olayın ardından gelen her şeyi başarısızlık ve yenilgi olarak değerlendiren bir yaklaşımdır.
    ÖR: "Eyvah sınava 10 dakika geç kaldım. Hangi işi doğru dürüst yapabiliyorum ki zaten!"
  3. Zihinsel Süzgeç: Bu tür zihinsel çarpıtmalarda, yalnızca olumsuz ayrıntılar seçilir ve onlara yoğunlaşılır; böylece gerçeğin tümü olumsuzlaştırılır. Bu düşünce tarzı, tıpkı bir damla mürekkebin, bir sürahi suyu morartmasına benzer.
    ÖR: " Bu hafta sonu deneme sınavı var. Okul için yapmam gereken pek çok ödev de birikti. Teyzemin çocukları bir haftadır bizim evde kaldıkları için ders de çalışamadım. Bütün aksilikler beni bulur zaten."
  4. Olumluyu Geçersiz Kılmak: Herhangi bir nedenle olumlu olayların göz ardı edilmesi konusunda ısrar ederek, onları yok saymak da bir tür zihinsel çarpıtmadır.
    ÖR: "Evet, aldığım puan sınıfın en yüksek puanı ama o gün şansım yaver gitti. Bunun böyle devam etmeyeceğinin farkındayım."ü
  5. Hemen Bir Sonuca Varmak: Bu yaklaşımda düşünen kişiler, ellerinde düşüncelerini destekleyecek kesin ve mantıklı kanıtlar olmadığı halde hemen olumsuz yorum yapma eğilimindedirler
    ÖR: "Öğretmenimiz bugün bana hiçbir şey sormadı. Geçen gafta düşük not aldığım için bana hala kızgın olmalı. Sabahleyin bana günaydın bile demedi. Artık beni sevmediğine eminim."
  6. Aşırı Büyütme Ya Da Aşırı Küçültme: Kişinin, kendi başarısızlıklarını ve başkalarının başarılarını abartması, kendisinin değerli özellikleri ile başkalarının hatalarını önemsiz olarak görmesi sıklıkla yapılan bir başka zihinsel çarpıtmadır.
    ÖR: "Benim okulda başarısız olmaya hakkım yok. Kardeşimin de dersleri kötü ama o daha çok küçük."
    ÖR: "Benim okulda başarısız olmaya hakkım yok. Kardeşimin de dersleri kötü ama o daha çok küçük."
  7. Duygusal Mantık Yürütme: Yaşanılan olumsuz duygulara bakılarak, gerçeğin bu duygularda yansıtıldığı gibi olduğuna karar vermek, kısaca duygulardan hareket ederek gerçeği tanımlamaktır.
    ÖR: "İçime büyük bir sıkıntı var. Belli ki, bugün sınavım kötü geçecek."
  8. "-meli, -malı" Cümleleri: Kişi kendisini suçluluk duyguları altında tutar, yapılacak her şeyi yerine getirecekmiş gibi bir inanca kapılır ve kendisini "yapmalı" ve "yapmamalı" sözcüklerinin gücüne inandırmaya çalışırsa da bu da, bir tür zihinsel çarpıtmadır
    ÖR: "Annemin ve babamın hayal kırıklığına uğramaması için başarılı olmalıydım."I)Etiketleme ve Yanlış Etiketleme: Etiketleme uç noktadaki aşırı genellemedir. Bu düşünce tarzına eğilimli olan kişi, hatasını açıklamak ve davranışın üzerinde durmak yerine, kendi kişiliğine, başkalarının hatası nedeniyle onların kişiliğine olumsuz göndermeler yapar. Yanlış etiketlemede ise kişi, herhangi bir olayı duygusal açıdan yoğun ve renkli bir dil kullanarak tanımlar.
    ÖR: "Yine düşük puan aldım. Ne aptalım ben."
  9. Kişiselleştirme: Herhangi bir olayla ilgimiz ve sorumluluğumuz olmadığı halde bu alayın nedenini kendimizmiş gibi görmek.
    ÖR: "Annemin babamla arası açılmış. Büyük ihtimalle, sebep sınav sonucumun düşük olması